18 Nisan 2020 Cumartesi

KANADA VE AVUSTRALYA İKİ BENZER ÜLKE İKİ FARKLI KADER

KANADA VE AVUSTRALYA
İKİ BENZER ÜLKE İKİ FARKLI KADER


Avustralya
Kanada
2020 nüfusu
24.140.000
37,575,811
2020 nüfus yoğunluğu (kişi/km2)
2.6
3.2
İlk vakanın tespit edilme tarihi
25 Ocak 2020
25 Ocak 2020
Mart ayı başında vaka sayısı
25 vaka
20 vaka
Mart sonu yaklaşık test (+) sayısı
3000
3000
Fark Başlıyor
18 Nisan 2020 toplam vaka sayısı
6565
33218
18 Nisan hasta sayısı/Milyon Nüfus
257
880
18 Nisan test sayısı /Milyon nüfus
15942
13452
18 Nisan son 24 saatte yeni vaka
32
1291
18 Nisan toplam vefat
69
1469
18 Nisan son 24 saatte vefat
4
159
Ülke dışından gelenlere 14 gün karantina uygulama başlangıcı
15 Mart 2020
25 Mart 2020


Kanada ve Avustralya idari, nüfus örgüsü, sağlık hizmetleri ve finansmanı açısından benzer ülkeler. Başlangıçta Kanada ve Avustralya COVID rakamları hemen hemen aynıydı. Ne olduysa Mart ayından sonra aralarında ciddi farklar görülmeye başladı. Ben de bu farklarla ilgili yazılanları inceleyerek hangisi neyi doğru neyi yanlış yaptı konusunda bir inceleme sunmak istedim.  

Ülkeler arasındaki benzerlik ve farkları tabloda kıyaslanmıştır. Ara ara fikir versin diye ülkemizle de kıyaslamalar yaptım. Örneğin kilometrekareye 100 kişi düşen ülkemize göre bu iki ülkede nüfus yoğunluğu km2  ye 2.6 ve 3.2. Yani bu ülke vatandaşları sokağa çıkıp enfekte insan arasalar, bulup karşılaşmaları bile pek kolay değil. Aslında her iki ülkede de salgın benzer bir başlangıç yaptı. Mart ayı başında test (+) COVID-19 vaka sayıları 25 ve 20 olarak birbirine çok yakındı. Yine Mart ayı sonunda her ikisinde de 3000 er civarında test (+) vaka olduğu Dünya Sağlık Örgütü verilerinde bildirilmişti.

Hastalığın bulaşma yolları öğrenildiği zaman her iki ülkede de “sosyal mesafe” uyarıları yapılmıştı. Basından takip ettiğime göre her iki ülkede de vatandaşlar bu mesafe meselesine uyduklarını düşünmelerine rağmen sosyalleşme hadiselerinden de geri durmamışlar. Kanada’da düğünler ve benzeri toplantılar yapılmaya devam edilirken sonbahara yaklaşan Avustralya’da özellikle plajların müşterileri eksik olmamış. Bugün bakıldığında her iki ülkenin de milyon nüfus başına yaptıkları test Avustralya’da yaklaşık 16 000, Kanada’da ise 13500 kadar. Yine günde 40-50 bin test yapılan ülkemize baktığımızda milyon nüfus başına yapılan test sayısının 7000 den fazla ve örneğin Hollanda’ya yakın bir rakam olduğunu görüyoruz. Kıyasladığımız Avustralya ve Kanada’daki test sayılarının ise, nüfus başına bizim yaptığımız test sayısının 2 misli olduğunu da vurgulamak gerekir.

Avustralya’nın ana şansı kara sınırının olmaması, ülkeye ulaşan tüm yolcuların deniz ve hava limanlarından girmekte olmalarıydı. Öte yandan Kanada’nın ABD ile kontrolü çok zor olan uzun kara sınırı en önemli dezavantajını oluşturmaktaydı. Avustralya’ya dışarıdan gelen ilk vakalar Çin’den olunca, hemen Çin ile ulaşım tamamen kapatıldı.  Kanada’da ise dışarıdan gelen vakaların birçoğu ABD ve Avrupa’dan gelmekteydi ve kontrolü çok daha zordu. 15 Mart’dan itibaren Avustralya, ülke dışından gelen her yolcunun 14 gün kişisel karantina uygulamasının şart olduğunu ilan etti. Nisan ayı başından itibaren de Avustralya’da vaka sayısında azalma başladı. Kanada ise bu 14 gün karantina uygulaması “tavsiye” düzeyinde kalmıştı. Bu arada iki ülke arasında çok önemli bir mevsimsel fark vardı. Avustralya’da yaz mevsimi olduğu için vatandaşlar ülkeleri içinde kalmışken, soğuk kuzey ülkesi Kanada’nın özellikle yaşlı ve emekli vatandaşları başta Florida olmak üzere, ABD’nin güneyindeki sıcak yerlere kış tatiline gidip 25 Mart karantina tavsiyesi yapılıncaya kadar çoktan evlerine dönmüş ve muhtemelen virüsü de beraberlerinde getirmişlerdi.

İki ülke arasındaki en önemli fark işte buradan kaynaklandı. Avustralya’da ortaya çıkan hastaların sadece % 10 u hastalığı ülke içinde, % 90 ı ülke dışında kapmışken, bu oran Kanada için hastaların %25 i ülke dışında, % 75 i ise kendi evlerinde şeklindeydi. Kanada’da 600 civarında yaşlı bakım evinde hastalık tespit edilmişken Avustralya’da bu durum izlenmedi. Sadece Ontario eyaletinde tek bir yaşlı bakım evinde kalanlardan 29 yaşlı, hastalık ve bakımlarındaki aksama nedeni ile vefat ettiler. Elbette soğuk nedeniyle kapalı ortamda yaşayan Kanada bakım evleri ile salgına yaz mevsiminde tesadüf eden sıcak ve açık havalı Avustralya yaşlı bakım evleri arasında bu mevsimsel durum çok önemli bir fark oluşturdu. Hastalığın vefat ile sonuçlanma olasılığının belirgin derecede yüksek olduğu ileri yaş grubu hastaların çok sayıda ve bir arada olması Kanada’daki hasta ve vefat sayılarındaki üzücü farkın da ortaya çıkmasının en önemli nedeni oldu.

Avustralya’da nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu Sydney kenti civarında ülkedeki vaka sayısının yaklaşık yarısı bulunmaktayken, Kanada’nın en kalabalık bölgesi olan Quebec eyaletinde de hasta sayısının yüksekliğinden sağlık sisteminin zorlanmasına kadar tüm sıkıntılara daha fazla rastlanmaktaydı. Daha da ötesi, özellikle Kanada içinde farklı eyaletlere bakıldığı zaman, insan yoğunluğunun nispeten az ve nüfus başına test sayısının en yüksek olarak yapıldığı British Columbia eyaletinde yeni vaka sayılarının şu sıralar azalma gösterdiği ortaya çıktı.

Sonuç olarak, bu iki benzer ve akraba ülkede gerek mevsimsel gerekse topografik coğrafya şartları bir anlamda kader oldu. Belki de bazı tedbirlerin alınması arasında sadece 10 günlük fark ve uygulama ciddiyeti de durumu belirleyen diğer önemli faktörlerdi.

Herkesin dilinde olan bir nakarat var son günlerde.. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ben de aynı fikirdeyim. Bir defa ulusal kültürümüzde yaşlı nüfusun batı ülkelerine göre çok çok daha azının yaşlı bakımevlerinde kalmaları bence ısrarla korumamız gereken bir özellik. Aileleri yanında veya imkanlar el verdikçe az sayıda yaşlının bir arada kalacakları bir yaşam modelinin daha güvenli olacağı açık. Bir diğeri de uluslararası seyahat. Herhangi bir ülkede her zaman yeni ve benzeri bir durumun ortaya çıkmayacağının bir garantisi yok. Zaten ülkeler özellikle deniz aşırı seyahatlerden gelen yolcuları ülkelerine kabul ederken daha fazla sağlık kontrolü veya hastalık yayılmasına karşı daha fazla tedbir öne süreceklerdir. Muhtemelen yeni çağda insanlar en azından uzun bir süre, nasıl daha fazla gezerim değil nasıl daha az seyahat ederim diye düşüneceklerdir.

7 Nisan 2020 Salı

COVİD 19 Ürün Almamızı Engellememeli

COVİD 19 Pandemisi Sırasında
Meyve Toplama İşçi Sağlığına  Yönelik İşveren Hazırlık Raporu


Hazırlayan: Dr. İ.Ethem Geçim

Bir yandan bir hekim bir yandan da meyve üreticisi olarak yavaş yavaş sezonun uyanış dönemine girdiğimiz bu günlerde, salgının tehdidi altında bahçelerimizden tam ürün alabilmek için neler yapabileceğimizi özetlemek istedim.
Şu günlerde nispeten düşük sayıda insan gücü ile budama işleri tamamlanmak üzere. Sulama sistemleri de bakımdan geçmekte. Gelecek dönemde önce sulama ve gereğinde ilaçlama başlayacak. Ardından en yüksek sayıda insan gücü ihtiyacının oluştuğu meyve toplama dönemi gelecek.  Yılın en yoğun iş dönemi, COVID-19 tehdidi altında, insanların bahçeye taşınırken bir araca geçen yıl sığdırabildiğimizin en iyi olasılıkla yarısı kadarını sığdırabileceğimiz, dinlenirken veya yemek yerken bir araya toplanamadıkları, tuvalet vb insani ihtiyaçları için çok daha dikkatli olmamız gereken, kişisel hijyen tedbirlerinin işçilere zorunlu olarak dayatılması gereken zor bir dönem olacak.  
Her ne kadar medyadaki yayın yoğunluğu gereği artık sıradan vatandaşın bile Viroloji dalında epey ilerlemiş olmasına şahit olsak bile, yine de özellikle kırsal kesimden gelecek çalışanların hem kendi sağlıkları hem de birlikte bulunacakları topluluğun sağlığı gereği yeniden virüsle ve korunma tedbirleri ile ilgili bilgilendirme, gözetim ve alt yapı düzenlemesine mutlaka önceden hazırlanmak gerekecektir. Belki de bundan sonra uzun bir süre hiçbir şey eskisi kadar rahat olmayacak, bundan sonraki yıllarda da her tür bulaş riskleri ile yeni bir çalışma tarzı oluşturmak zorunda kalacağız. Bunu zaman gösterecektir.
Sağlık Bakanlığımız https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/ sayfasında COVİD19 ile ilgili en güvenilir ve güncel bilgileri vermiştir. Öncelikle işveren olarak bu sayfada belirtilen tüm bilgileri özümsemek ve çalışanlarımızı da bu konuda iş süresince eğitmek ile işe başlamak yerinde olacaktır. Sağlık bakanlığı bilgilendirmeleri düzenli olarak takip edilmeli ve işçilere düzenli bilgi aktarımı sağlanmalıdır. Bahçemizde 1 yıl süren emeğin semeresinin alınacağı dönemde, maddi başarı yeterli toplayıcı elemanın bahçeye getirilmesi ve iş süresince çalışır olmasına bağlıdır. Bunun da tek yolu çalışanların sağlıklı ve mutlu tutulmalarıdır. Bu meyanda o zamanki salgın şartların ne olacağını tam bilmemekle beraber belki de işçileri bahçeye nakletmeden, COVİD19 tarama testinden geçirilerek işe alınmaları, hem iş süresince dışarıdan sosyal kontaklarının önlenmesi hem de iş yerinde ve dinlenmelerde aralarındaki sosyal mesafenin korunması alt yapısının önceden hazırlanması gerekli olacaktır. 


Bu alt yapı dediğimiz zaman kast ettiklerimizi aşağıda maddeler halinde sunuyorum
  1. Sık sık el yıkamak için yeterli sabun ve çeşmenin işçilerin en kolay ulaşacakları şekilde ve sosyal mesafe gözetilerek hazırlanması. Her ne kadar el yıkamak virüsle mücadelenin ilk basamağı ise de, alkol bazlı antiseptik kullanımı da işçiler arası bulaşı önlemede bahçede mutlaka bulundurulmalıdır. İşçi sayısına göre yeterli hijyenik tuvalet ve bu tuvaletlerin dezenfeksiyonundan sorumlu yeterli eleman ve dezenfeksiyon sıvı ve püskürtme aletleri temin edilmelidir. İşçilerin kişisel hijyeni önceki yıllarda üzerinde fazla durmadığımız bir konu olsa da, virüsün en azından tuvaletler aracılığı ile bulaşabildiği hatırlanmalı, bulaşmanın önlenmesi için hem tuvalet hijyeni hem de el hijyeni sağlanmasına özen gösterilmelidir. İşçilerin geliş gidiş yaptığı taşıt araçları, yemek yedikleri, dinlendikleri yerler ve tuvaletler hijyende hedef noktalar olmalıdır.  
  2. El sanitasyonu sağlayan sıvıların konulacağı dağıtım şişeleri ve el yıkadıktan sonra tek sefer kullanılan kağıt havlular en azından her tuvalette mutlaka gereklidir. Bu sıvıların temini ve dağıtımı mümkün olmazsa, en azından yeterli sabun, su ve havlu kağıt bulundurulması şarttır.  Her taşıt aracı ve traktörde de el sanitasyon sıvısı bulundurmak gereklidir. Kullanılan tarım aletlerinin insan eli değen kısımları her kullanıcı değişiminde mutlaka dezenfekte edilmelidir.
  3. İşçilerin kullanımına açık kapı kolu, sandalye, masa dahil dokundukları her yer temizlik görevlisi tarafından düzenli olarak dezenfekte edilmelidir. Her bir bahçe ya da işyeri bu dezenfeksiyon ile ilgili bir uygulama planı yapmalı ve bu uygulamayı yapan, yeterli kişisel korunma gereçlerine sahip (maske, tulum, eldiven, gözlük) temizlikçi de kontrol altında olmalıdır.  
  4. Yaz aylarında işçilerin en büyük gereksinimi soğuk sudur. Bu suyu doldurdukları sebil, musluk ve bardaklar bir bulaş kaynağı olabilir. Bu nedenle sebil ve musluklara dokunarak birbirlerine virüs yaymalarının önlenmesi için tedbirler alınmalıdır. Virüsün musluk başlıklarında, cam ve metal bardak ve tabaklarda uzun süre canlı kalabilmesi bir tehdittir. Bu nedenle her işçinin kendi şişesi ve bardağının tek kullanımlık olarak temini veya sabahtan verilen metal bardağın akşam toplanarak deterjanlı suda yıkanıp ertesi gün tekrar kullanılması gibi çözümler üretilebilir. Sebil veya musluğun da el dokunulmadan kullanılması sağlanmalıdır. Örneğin her işçiye aralıklı olarak yeterli hijyenik tedbiri alınmış bir kişi tarafından düzenli ve elle dokunmalarına izin vermeksizin su ikramı düşünülebilir.
  5. İşçilerin günlük elbiseleri ayrı bir bulaş kaynağıdır. Ya her gün evden yeni temizlenmiş elbiselerle gelmeleri sağlanmalı ya da işyerine gelir gelmez, tek kullanımlık işçi tulumu giymeleri temin edilebilir. Elbise değişme yerlerinde sosyal mesafenin korunması ve tulum giymek amacı ile çıkardıkları kendi elbiselerinin yeterli ultraviyole alabilecekleri güneşli bir yerde havalandırılmaları yeterli olacaktır.
  6. İşçilerin birçoğu ülkemiz şartlarında gündelikçi olarak çalışmaktadırlar ve o gün alacakları gündeliğe ihtiyaçları vardır. Bu nedenle kendilerini iyi hissetmeseler de çok hasta olmadıkça işe gelecek ve birlikte çalıştıkları arkadaşlarına hastalık bulaştırma riski getireceklerdir. Bu nedenle işçilerin sabah geldiklerinde ve gün içinde aralıklı olarak ateşlerinin ölçülmesi ve hasta görünenlerin ya da öksürük, halsizlik, nefes sıkıntısı gibi semptom verenlerin doktor muayenesinden ve gerekirse COVİD 19 testinden geçmeleri uygun olacaktır.  En doğrusu bu kuralları sadece geçici meyve toplama işçilerine değil işveren de dahil tüm çalışanlara uygulamaktır.  Eğer gerek varsa, işçinin hasta olup olmadığının tam anlaşılmasını beklerken enfeksiyon yayıcı olmaması açısından 2-3 günlük yevmiyesini ödenerek bahçeden geçici süre uzaklaştırılabilir ve gidişata göre yeniden işe çağrılır veya hastaneye gitmesi tavsiye edilerek uzaklaştırılır.
  7. İşçi çalıştırırken “kompartmantalizasyon” adı verilen yöntem izlenebilir. Bu yöntemde günlük çalışacak işgücü gruplara ayrılır. Bir grup çok erken saatte gelir. Çalışmaya başlar ve onlar ara verdiğinde bir sonraki grup 2-3 saat sonra getirilip işe başlar. Bu şekilde bir grup örneğin yemek için ara verdiğinde diğer grup iş başında olur. Gerek işçilerin nakli gerekirse ara vermeleri esnasında birbiri ile temas eden grupların sayıları azaltılarak risk küçültülür. Özellikle yemek ve mola sırasında birbirinin tabağından yemek paylaşan birbirinin sigarasını içen işçilere geçmiş tecrübelerimizde rastlanmıştır. COVİD19 un özel bir durum olduğu işçilere tekrar tekrar anlatılmalı ve sosyal mesafe yemek arası ve molalar sırasında da korunmalıdır.
  8. İşveren olarak çalışacak işçiler arasında din, dil, yaş ve cinsiyet ayrımı tasvip edeceğimiz bir durum olamaz. Öte yandan COVİD19 hastalığı özellikle 60 yaş üzerinde, erkek ve ek hastalıkları olan kişileri etkilemektedir. Örneğin sigara içenlerde COVİD19 dan ölme riski içmeyenlere göre 14 misli daha yüksektir. Sonuç olarak, eğer işverenin seçme şansı varsa, olabildiğince genç, sigara içmeyen, ek hastalığı olmayan (Şeker ve tansiyon başta olmak üzere) bayan işçilere öncelik verilmesini öneriyoruz. İşçilerin seçerken üst yaş sınırının 60 olması ve yaş gözetmeksizin sigara içen ve ek hastalığı olanların tercih edilmemesi tavsiye edilir. Seçme şansı yok veya kısıtlı olsa dahi, riski yüksek işçilerin, bahçede diğerleri ile temasının daha az olacağı işlerde ve bölgelerde görevlendirilmesi, yemek ve mola aralarında diğer işçilerle temaslarının daha kısıtlı olmasının sağlanmaya çalışılması önerilir. Bu arada işçilerin anlatılanları tam anlamaları çok önemlidir. Ülkemizde gerek farklı anadilleri olan yerli işçiler, gerekse komşu ülkelerden gelmiş ve gelmekte olan farklı diller konuşan yabancı ülke vatandaşı işçiler çalıştırılabilmektedir.  Bunların birçoğu kırık ve yetersiz Türkçe konuştuklarından iletişimin sağlık açısından bu denli önemli olduğu bir durumda risk oluşturmaktadırlar. Bu durum göz önünde bulundurularak her işçinin başta sağlık bakanlığının web sitesinde anlatılanları tam dinleyip tam anlamış olduğundan emin olunmalıdır. Gerektiğinde iletişimi garanti edecek tercümanlar kullanılmalıdır.
  9. Toplanan meyveleri almak için gelen nakliyecilerin potansiyel olarak işçilere COVİD19 getirme olasılığı da az değildir. Virüsün özellikle plastik kasalar üzerine yapışarak uzun süre canlı kalacağı akılda tutulmalıdır. Bu nedenle meyve kutusu, kasa ve benzeri taşıma araçlarının virüs taşıdığı varsayılarak işçilerimizin boş kasalara tercihan dokunmamaları, dokunmaları şartsa bu kasaların önceden dezenfeksiyonu, sabunlu su ile yıkama, güneş ışığı altında bırakma gibi basit yöntemlerin dahi virüsü öldürücü olacakları açıktır. Burada dışarıdan gelen nakliyecinin dokunduğu yerlerden bizim işçilerimize dokunma yolu ile hastalık bulaştırabilecekleri hesaplanarak, nakliye kasaları ve bunların sanitasyonu planlanmalıdır. Klasik sabunlu su, hem meyvelerin organik vasfını bozmayan hem de virüsü elimine etmek adına meyve kasalarını temizlemekte kullanılabilir.
  10. Bilgisayarlar ve diğer klavye içeren aletler artık meyve bahçelerinde dahi günlük hayatın bir parçasıdır. Klavyelerin de dokunma yolu ile önemli bir bulaş kaynağı olabileceğini vurgulamak gerekir. Buna yönelik hijyene ve dezenfektan madde kullanımına dikkat edilmelidir.
  11. İşçilere ödeme yapılacaksa, para banknot ve metallerinin, virüsün uzun süre canlı kaldıkları rezervuarlar oldukları hatırlanmalıdır. Paraların sanitasyonu oldukça güçtür. Bu nedenle para sayım ve dağıtımının tercihan eldivenle yapılması. İşçilerin paraya dokunmalarını takiben ellerini asla ağız ve yüzlerine değdirmemeleri, tercihan her dokunmayı takiben ellerini 20 saniye köpürterek sabunla yıkamaları sürekli hatırlatılmalıdır.